Farklı kültürler hakkında bilgi edinmek pek çok kişi için epeyce ilgi alımlı. İçinde bulunduğumuz bu devirde gezmek, görmek istediğimiz her yer için uzun uzun araştırmalar yapabilir, ilgili kaynakları okuyabiliriz. Bugün, Serdar Nazım Kölürbaşı’nın Güney Afrika: Kıtanın Gökkuşağı kitabı ışığında Güney Afrika’yı keşfe çıkmaya ne dersiniz?
Haydi, Güney Afrika: Kıtanın Gökkuşağı’nda Güney Afrika’ya dair notlara birlikte göz atalım…
Yemek kültürü
Ülke mutfağı üzerinde, farklı kültürler altında geçirdiği uzun sömürge periyodunun tesiri büyüktür. Bölgelerin kendine has yemekleri ve alışkanlıkları vardır. Bir bölgede yediğiniz yemeğe öteki bölgelerde rastlayamayabilirsiniz. Yemek alışkanlıkları olarak ülkeyi kıyı kesiti, kırsal kesim ve büyük kentler olarak ayırmak gerçek bir metot olacaktır. Kahvaltıda kıyı bölümünde deniz eserleri tercih edilirken kırsal alanda tahıl ezmesi, mısır ve yulaf çorbası içilir, büyük kentlerde ise et-patates, fasulye ve kahve yaygın olarak tüketilir. Ülkede yaygın olan çorba her öğünde karşımıza çıkar. Kıyı bölümünde balık ve deniz eserleri yüklü çorbalar içilse de tereyağlı muzdan fıstıklı tavuğa ve balkabağına varana kadar ülkede çeşit çeşit çorba mevcuttur.
Dansın tesiri
Ülkede klâsik danslar; hisleri, alışkanlıkları, öyküleri jenerasyondan nesile aktarıp âdeta kabile ve toplulukların kültürel hafızasını oluşturmaktadır. Figürler, hayatın her alanında her fırsatta karşımıza çıkabilir. Güçlü erkekler savaş vakti meydanda mızrak ve kalkanlarla düşmanını korkutmak için dans ederken, genç Zulu ve Ndebele erkekleri bedenlerini dinç ve savaşa hazır tutabilmenin bir yolu olarak dansı benimsemişlerdir. Bayanlar tarlada ve hayvan otlatırken erkekleri etkileyebilmek için dans ederken kalabalık kümeler zalim Apartheid rejimi devrinde beyazları protesto etmek ismine dansı kullanmışlardır.
Eşsiz görünüm
Cape Town’da Waterfront bölgesinde, sırtınızı okyanusun soğuk sularından gelen tuzlu rüzgâr ürpertirken karaya hakikat baktığınızda mükemmel bir görünüm ile baş başa kalırsınız. Dikkatli baktığınızda kentin kıyıya paralel seyreden dağları, kendilerine verilen isimleri hak ettiklerini ve sıradan dağ silsilesinden çok farklı olduklarını çabucak aşikâr ederler. Karşınızdaki görünümün ana ögesi olan Masa Dağı ismini sahiden masaya benzeyen halinden alır. 2011 yılında dünyanın yedi doğal mükemmelinden biri seçilen Masa Dağı yaklaşık 3 kilometre boyunca deniz düzeyinden 1085 metre üstte dümdüz devam eder. Bu teras Cape Dağları silsilesinin son kısmıdır. Jeolojik oluşumu günümüzden iddiası 500 milyon yıl öncesine giden sığ deniz yatağında oluşmuş büyük bir kum taşı kitlesidir. Oluşum olarak And Dağları, Alpler ve Himalayalar’dan çok daha eskiye tarihlenmektedir.
Daha fazla bilgi için seyyah Serdar Nazım Kölürbaşı’nın Güney Afrika: Kıtanın Gökkuşağı kitabını inceleyebilirsiniz.
KAYNAK: Kadinvekadin